Reklamı Geç
Mersin
BIST9549.89
DOLAR34.5467
EURO36.0147
ALTIN3005.4
BTC/USD96179.752
Veli Erdem

Veli Erdem

Mail: [email protected]

SORUN (A) BAKIN

SORUN (A) BAKIN

SORUN(A) BAKIN
    Orta okulda Sosyal Bilgiler dersinde petrol ve petrol rafinerileri konusunu işliyorum. Öğrenciler konuyu bir defa sessiz okuduktan sonra birkaç öğrenci anladıklarını arkadaşlarına anlatıyor. Derse öyle devam ediyoruz.
     Tahtaya şekiller çizerek petrolün yer altından çıkarılışını, rafinerilere taşınma işlemlerini, ayrıştırılışını çizim üzerinden anlatıyorum. Dersin sonuna doğru  öğrencim Tekin söz istiyor ve;
"Öğretmenim, petrol yerin altından mı, üstünden mi çıkarılır?" diye soruyor. Ben de öğrencinin konuyu anlamadığını düşünerek; "Tekin, beni dinlemedin mi? Petrol havadan yağmur gibi yağıyor ve biz onu kovalara dolduruyoruz," diyerek öğrencilerin biraz gülmesini, sınıfın havasının biraz değişmesini ve yeniden açıklamayı düşünürken, hiç kimsenin gülmediğini fark ediyorum. Benim gülüşüm daha yarıdayken donup kalıyorum. Buz kesiyor içim. Arka sıralardan Saniye elini kaldırıyor.
      "Öğretmenim bizim komşumuz da petrolü yerin altından çıkıyor sanıyor." diyor. Yine sınıftan kimse gülmüyor. İşte bu nokta da öğretmenliğim bitiyor ve dönüp sandalyeye oturuyorum. Gülsem mi ağlasam mı bilemiyorum. 
     Çocukların gözlerine bakıyorum. Bir Tekin'e bir Saniye'ye bakıyorum ama bütün gözler benim üzerimde. Hangisinin gözlerinden girsem bütün öğrencileri o derin kuyuda görebiliyorum artık. Karşılıklı suskunluğun içinde bir birimize o kadar çok şeyler anlatabiliyoruz ki; ben de onlar gibi çocuk oluyorum ve çocukların hüzünlü dünyasında hep birlikte dolaşıyoruz. 
    Aileler aş ve iş umutlarıyla farklı kentlerden gelmişler. Bütün hayalleri birer birer yıkılmış, Tekinlerin, Saniyelerin... Geçim sıkıntısı ailede şiddete dönüşmüş. Şiddet çocuğu etkilemiş. Sokağa çıkan çocuk, arkadaşlarının sessizliğinden aynı şeylerin diğer ailelerde de yaşandığını fark etmiş. Lise, üniversite mezunu büyüklerinin sokakta işsiz gezdiklerine tanık olmuş. Bütün bu gördükleri çocuğun içinde derin izler bırakmış, soru işaretlerine dönüşmüş. 
    Yaşanan bu sorunlar bir yumak gibi sarıldıkça ve büyüdükçe bellek o yaşta donmuş. Her şey birbirine karışmış. 
      Okulda anlatılanlar, girişi sorunlarla tıkalı bu belleğe ulaşamadan dış duvarlara çarparak bir bir dökülür olmuş. Öğrenciye soru sorulduğu zaman, bu yaşadıklarından bir harmanlama yaparak ve doğruluğuna inanarak cevap veriyor. 
     Bütün bu koşullara rağmen, okul içinde öğretmen ve öğrencilerin kendi üzerlerine düşen görev ve sorumluluklarını yerine getirdiklerine inanıyorum. O zaman sorun aileden mi kaynaklanıyor acaba diye düşünüyorum. Onları da suçlayamıyorum. 
     Eğitim sistemi gözden geçirilse de, kalitesi arttırılsa da; bu çocukların aile ve çevre koşulları değişmediği, ekonomik sıkıntılar çözülmediği sürece her şeyin aynı kalacağı gerçeği okunuyor herkesin yüzünden. 
       Bazen öğretmenler, öğrencilere sordukları sorulara verilen cevaplar saçma veya komik olursa gülerler. Ben de gülüyorum elbette. Bu gülüşüm ne Tekin'i küçük düşürmek ne de Saniye'yi. Çünkü insan sorunu çözemeyince gülerek kendini avutuyor veya vicdanını oyalıyor. 
       Ne olur biraz güldükten sonra şöyle bir soruya da cevap aramayı unutmayalım: Acaba bu çocukların sorunları öğretmenden mi, kendilerinden mi, ailelerinden mi kaynaklanıyor? Yoksa eğitimcilerine "siz siyasete karışmayın kendi işinizi yapın, siyaset bizim işimiz, bu ülkeyi biz yönetiyoruz!" diyen yöneticilerden mi kaynaklanıyor? 
      Nereden kaynaklanırsa kaynaklansın. Bir fidan gibi, zehir soluduğu halde onu oksijene dönüştüren, yüzündeki gülümsemelerde asla sahtelik olmayan bu sevimli çocuklar, Tekinler ve Saniyeler sorunlarıyla, her haliyle bizim, hepimizin çocukları...

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar