Reklamı Geç
Mersin
BIST9833.22
DOLAR34.0692
EURO37.7489
ALTIN2730.4
BTC/USD57646.841
Hüseyin Şinasi

Hüseyin Şinasi

Mail: [email protected]

Günlük hayatın bir parçası, ölçü birimleri

Günlük hayatın bir parçası, ölçü birimleri

    Günlük hayatın bir parçası, ölçü birimleri
İnsanlar, düşünebilen, topluluklar halinde yaşayan sosyal varlıklardır. İnsanoğlu yaradılışından günümüze, hayatın vazgeçilmez bir parçası olan ölçü birimlerini bulmuş, başka insanlar, toplumlar da bunları alıp kullanmışlardır. Kullanılan bu ölçü birimleri toplumun bir aynası ve yansımasıdır.
İşin neresinden bakarsak bakalım, ölçü birimleri günlük hayatımızın önemli bir parçasıdır. Saymak, ağırlığını tartmak, uzunluğunu ölçmek gibi daha pek çok ölçü birimi insanlık tarihi kadar eski ve kullanılması zorunlu birikimlerdir.  Kullandığımız ölçü birimlerine birkaç örnek vermek gerekirse; zamanı gün, ay, yıl, saat, dakika, saniye gibi birimleri ile anlar, öğrenir ve ona göre yaşarız. Bir cismin ağırlığını, miktarını gram, kilogram, ton cinsinden tartarak öğreniriz. Sıvıların hacmini mililitre, desilitre, litre, metreküp, ton gibi ölçülerle anlarız. Bir şeyin uzunluğunu veya bir şeye uzaklığını santimetre, metre, kilometre gibi ölçülerle belirleriz. Kaç tane olduğunu sayarız.
Bir zaman ölçü birimi olarak takvimler de bunlardan biridir. En ilkel toplumların bile bir zaman kavramı, takvim anlayışı vardır. Bu bakımdan çok eski ve köklü bir geçmişe sahip Türk milleti de zamanın ruhuna ve yapısına uygun takvimler bulmuş veya başkalarından bunları alıp kullanmış. Türklerin Müslüman olmadan kendilerine özgü takvimleri kullanırlarken, dokuzuncu yüzyıldan itibaren din adamlarının da etkisiyle Hicri ve Rumi takvimleri kullanmaya başlamış. Ancak Cumhuriyetin ilk yıllarından bu itibaren Atatürk’ün Türk milletini “çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma”  düşüncesine uygun olarak miladi takvim kullanılmaya geçilmiş.  
26 Aralık 1925 tarihinde kabul edilen bir kanun ile 1 Ocak 1926’dan itibaren Miladi takvim veya güneş takvimi kullanılmaya başlamışız. Temeli Roma dönemine kadar uzanan miladi takvim, bir din adamı tarafından düzenlenerek günümüzdeki kullanım şeklini almış.  Hz. İsa Peygamberin doğumunu başlangıç yani sıfır kabul eder, yıllar ve asırlar milattan önce veya milattan sonra şeklinde tanımlanır. Örneğin içinde bulunduğumuz yıl milattan sonra 2024’dür.  
Kullanmakta olduğumuz miladi takvimin diğer bir özelliği de güneşin dünyaya etkisi ile yakından ilgili olmasıdır. Sürekli olarak hareket halinde olan dünyamızın iki türlü hareketi vardır. Birincisi kendi ekseni etrafında dönmesidir ki, batıdan doğuya doğru bu hareket 23 saat 56 dakika 4,099 saniyede tamamlanır. Diğer hareketi ise güneşin etrafında dönmesidir ve bunu bir yılda tamamlar. Dünyanın kendi ekseni etrafında ve güneşin etrafında dönerken gece-gündüz, yaz-kış gibi zaman birimleri ortaya çıkar. 
Dünyanın bir uydusu olan ayın, dünya etrafında bir defa dönmesine bir ay denir. Ay bir ışık kaynağı değildir. Güneşten aldığı ışığı dünyaya yansıtır. Görünümleri yeniay, hilal ay, ilk çeyrek ay, kambur ay, dolunay gibi isimler alır. İnsanlar ayın bu görünümlerine göre bazı çıkarımlar, hesaplamalar yapar. Özellikle eski çiftçiler ve ziraatçılar buna dikkat ederler.  
Dünya güneşe göre 23 derece, 73 dakika eğiktir. Bu durum gece-gündüzün süresi, mevsimlerin oluşumu konusunda çok önemli bir etkiye sahiptir. Örneğin ülkemizde yaz aylarında gündüzleri uzun, kış aylarında geceleri uzundur. Dünyanın güneşe göre eğikliği nedeniyle bazı yerler ve bölgeler daha az güneşi görür ve karanlık olurken, bazı yerler daha çok güneşi görüp, daha aydınlık olur.  Kullandığımız takvime göre bir yılda 12 ay ve ilkbahar, yaz, sonbahar, kış olmak üzere dört mevsim bulunur. Her mevsim üçer aydır. Her ay dört hafta, her hafta yedi gün olarak hesaplanır. Bir yılda 52 hafta ve 365 gün 6 vardır. Diğer bir ayrıntı ise Ocak, Mart, Mayıs, Temmuz, Ağustos, Ekim ve Aralık ayları 31 gün, Şubat 3 yıl 28, bir yıl 29 olması, Nisan, Haziran, Eylül, Kasım aylarının 30 gün olmasıdır. Devam edersek bir gün 24 saat, bir saat 60 dakika, 1 dakika 60 saniyedir.
Dünyanın herhangi bir yerinin bulunduğu konumu belirtmek için enlem ve boylamlardan yararlanılır. Boylam veya meridyen bir kutuptan diğer kutuba hayali olarak çizilmiş yaylardır. Başlangıç noktası İngiltere’de Greenwich gözlemevi kabul edilir. Doğusunda kalanlar 180 derece doğu boylam, batısında kalanlara ise 180 derece batı boylam denir. Enlem ise başlangıcı ekvator olmak üzere dünyayı kuzey güney olmak üzere ikiye böldüğü kabul edilen enine çizgilerdir. Kuzey ve güney kutupları 90 derece kabul edilir. 
Türkiye 36-42 derece kuzey enlemleri ve 26-45 derece doğu boylamları arasında yer alır. Türkiye’nin en doğusu ile batısı arasında 76 dakika fark hesaplanır. Her boylam arası 4 dakika oluğuna göre Türkiye’nin en doğusu Iğdır-Aralık İlçesi Dilucu Sınır Kapısı yakınlarında Aras nehrinde güneş doğmuş ise, en batıda Çanakkale’nin Babakale Köyü yakınlarında 76 dakika sonra yüzünü gösterecektir. Türkiye’nin en güney ucu Hatay İli Yayladağ İlçesi Topraktutan köyüdür. Ancak depremde toprak kayması nedeniyle Akçaova köyüdür yakınlarıdır.  Türkiyenin en kuzeyi ise Kırklareli, Kofçaz İlçesi Ahlatlı köyü yakınlarıdır
Bitirelim.
Yeniden görüşmek üzere hoşça ve sağlıcakla kalın.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar