Şinasi ; Neme Lazım, Aman Bana Ne!
GÜNDEMŞinasi ; Neme Lazım, Aman Bana Ne!
Hüseyin Şİnasi / Anamur Manşet Köşe Yazarı ; Neme lazım, aman bana ne!
Osmanlı Devleti, Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566) döneminde bir cihan imparatorluğudur. Sultan Süleyman Han, herkesin uykuya daldığı, etraftan el etek çektiği bir sırada Sarayburnu taraflarında denizi, karayı, boğazı, İstanbul’un muhteşem görüntüsünü süzüyor ve devletinin, milletinin gelecekte ne olacağına dair düşüncelere dalıyordu. Acaba devletin bu gücü ve kudreti devam edebilecek mi, yoksa bölünüp, parçalanacak yok mu olacaktı? Daha fazla dayanamadı ve bu durumu sütkardeşi gönüller sultanı Yahya Efendi’ye bir mektup ile sordu.
-Ağabey, ne olur bana bir haber ver; devletimizin bu güçlü, kudretli hali devam mı edecek, yoksa yok olup gidecek mi? Yok olup gidecekse, bunun sebebi ne ola? Bilelim ki çaresine bakalım.
Sarayın görevli habercisi, Sultanın mektubunu Beşiktaş yokuşundaki Yahya Efendi’ye dergâhına ulaşır, mektubu verir.
Yahya Efendi, Sultanın mektubunu okur ve hemen iki kelimelik bir cevap yazıp geri verir.
Sultan Süleyman Han sabırsızlıkla mektubun cevabını beklemektedir. Haberci geri döner ve Yahya Efendinin cevabını Sultan’a ulaştırır.
Sultan Süleyman Han mektubu açar ve hayretler içinde kalır. Yahya Efendinin cevabı iki kelimeden ibarettir.
-Neme lazım.
Sultan bu anlamsız iki kelimeden bir anlam çıkaramamıştır. Hemen kayığının hazırlanmasını emreder. Cihan Padişahı Süleyman Han, Beşiktaş yokuşunu tırmanır Yahya Efendi Dergâhına varır. Sütkardeşi Yahya Efendi, Süleyman Hanı kapıda karşılar ve sarılıp, kucaklaşırlar.
Sultan Süleyman Han hala etkisinden kurtulamadığı mektubu ve cevabını düşünmekteydi. Böylesine önemli bir konuya sütkardeşi ve gönüller sultanı Yahya Efendi ilgisiz kalamazdı. Merakla bunu sorar.
-Biz cevap verdik Sultanım, der. Bunun üzerine Süleyman Han daha da şaşırır ve
-Nasıl, diye sorar. Yahya Efendi konuya açıklık getirir.
-“Bir devlette zulüm ve haksızlık yayılsa, bunu bilen ve duyanlar, “aman bana ne” der ve engel olmazlarsa; bir koyunu kurt değil de çoban yese, bunu bilenler gerçeği söylemezse, fakirin, fukaranın, yardıma muhtaçların feryadı göklere çıksa ve bunu taşlardan başkası duymasa, görmese, işte o zaman felakettir. Neslinin o zaman yok olmasından korkulur. Hazinelerin boşalır. Askerin itaat etmez, yolundan gitmez olur. Şayet bunlar ortaya çıkarsa, işte o zaman yok olmak kaçınılmaz olur.”
Süleyman Han’ın gözlerinden süzülen yaşlar sakalını ıslatırken, elleriyle sakalını sıvazlayıp, Allah’a niyazda bulunur.
-“Ya Rab, milletimi, devletimi böyle bir akıbetten sen muhafaza eyle.”
Ve üç kıta, yedi iklim cihan imparatorluğu olan Osmanlı, önce duraklamış, gerilemiş, nihayet gelmiş geçmiş pek çok devlet gibi tarihin tozlu sayfalarına göçmüştür. Osmanlıyı yıkan, rüşvettir, yolsuzluktur, iltimastır, adam kayırmadır, haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizliktir.
(function(E,n,G,A,g,Y,a){E[\'EngageyaObject\']=g;E[g]=E[g]||function(){ (E[g].q=E[g].q||[]).push(arguments)},E[g].l=1*new Date();Y=n.createElement(G), a=n.getElementsByTagName(G)[0];Y.async=1;Y.src=A;a.parentNode.insertBefore(Y,a)})(window,document,\'script\',\'//widget.engageya.com/engageya_loader.js\',\'__engWidget\'); __engWidget(\'createWidget\',{wwei:\'VIDYOME_WIDGET_123873\',pubid:188378,webid:184927,wid:122002,subid:\'http://www.anamurmanset.com/\'});
İlginizi Çekebilir