Her Boğaz Ağrısı Enfeksiyon Kaynaklı Değildir!
SAĞLIKTirod hastalıkları içinde çok fazla bilinmeyen subakut tiroidit özellikle COVID-19 pandemisiyle birlikte adından daha sık bahsedilen bir sorun oldu. Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Özlem Haliloğlu, COVID-19 ya da başka bir viral üst solunum yolu enfeksiyonu geçirmiş ve boynun ön tarafında daha belirgin olmak üzere kulağa vuran ve yutkunmakla artan boğaz ağrısı, ateş-eklem ağrıları gibi gribal semptomları olan hastaların, özellikle de ağrıya kilo kaybı, ellerde titreme ve kalp çarpıntısı gibi şikayetler eşlik ediyorsa mutlaka araştırılması gerektiğini söyledi.
Tirod hastalıkları içinde çok fazla bilinmeyen subakut tiroidit özellikle COVID-19 pandemisiyle birlikte adından daha sık bahsedilen bir sorun oldu. Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Özlem Haliloğlu, COVID-19 ya da başka bir viral üst solunum yolu enfeksiyonu geçirmiş ve boynun ön tarafında daha belirgin olmak üzere kulağa vuran ve yutkunmakla artan boğaz ağrısı, ateş-eklem ağrıları gibi gribal semptomları olan hastaların, özellikle de ağrıya kilo kaybı, ellerde titreme ve kalp çarpıntısı gibi şikayetler eşlik ediyorsa mutlaka araştırılması gerektiğini söyledi.
Genellikle virüs kökenli üst solunum yolu enfeksiyonlarını takiben ortaya çıkan tiroid bezi iltihaplanması olarak tanımlanan ”Subakut tiroidit” ağrılı tiroid bezi hastalıklarının önde gelen nedeni olarak gösteriliyor. Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Özlem Haliloğlu, bu durumun hem bu ağrılı dönemin rahat geçirilebilmesi, hem de tiroid fonksiyonlarındaki dengesizliğin yakın takibi açısından erken tanı ve tedavinin önemine işaret etti. Subakut tiroidit geçiren kişilerde bu hastalığın zaman içinde tekrarlayabildiğini söyleyen Doç. Dr. Özlem Haliloğlu, hastaların yüzde 10 kadarında kalıcı hipotiroidi görülebileceğine işaret etti.
KESİN NEDENİ BİLİNMİYOR
Doç. Dr. Özlem Haliloğlu’nun verdiği bilgiye göre, subakut tiroiditin kesin nedeni bilinmiyor. Bununla birlikte viral enfeksiyonların tiroid bezi hücrelerinde yarattığı, genellikle kendini sınırlayan bir iltihaplanmanın geliştiği düşünülüyor. Bu tablonun her viral enfeksiyon geçirende değil de, bazı duyarlı kişilerde ortaya çıkmasının altta genetik yatkınlıklara işaret ettiğini belirten Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Özlem Haliloğlu, bu sonucun yapılan araştırmalarla da ortaya konduğunu söyledi.
EN ÖNEMLİ BULGU YUTKUNMAYLA BİRLİKTE ŞİDDETİ ARTAN AĞRI
Ağrılı tiroiditin genç erişkin ve orta yaşlarda daha sık görüldüğünü ve yaşla birlikte sıklığının azaldığını söyleyen Doç. Dr. Özlem Haliloğlu, kadınlarda görülme sıklığının da erkeklere göre 3,5-4 kat daha fazla olduğunu anlattı.
Hastaların daha çok boyunda, tiroid bezi üzerinde yutkunmakla artan şiddetli ağrı şikayetiyle geldiklerini anlatan Doç. Dr. Özlem Haliloğlu, belirtilerle ilgili şu bilgileri verdi:
”Hastaların öykülerine baktığımızda genellikle 2-8 hafta önce geçirilmiş viral bir üst solunum yolu enfeksiyonu yaşadıklarını görüyoruz. Boyun bölgesindeki ağrı ise boynun bir tarafından başlar ve günler içinde diğer tarafı da etkiler; üst boyun, çene ve kulaklara yayılabilir. Bu ağrıyla birlikte yorgunluk, kas ve eklem ağrıları ve ateş gibi grip benzeri semptomlar da sık görülür. Hastalarda ayrıca tiroid bezi etkilenmesi nedeniyle kilo kaybı, ellerde titreme, çarpıntı gibi tiroidin çok çalışmasına ait bulgular da saptanabilir.”
BELİRTİLER ÜST SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARIYLA KARIŞTIRILABİLİYOR
Subakut tiroiditin en belirgin bulgusunun kulağa vuran ve yutkunmakla artan boyun ağrısı olmakla birlikte, ateş, kas-eklem ağrıları gibi şikayetlerin de görülebileceğini söyleyen Doç. Dr. Özlem Haliloğlu, ”Bulgular, üst solunum yolu enfeksiyonlarına benzediği için hastalar zaten yakın dönemde bu enfeksiyonu geçirdiğinden, enfeksiyonlarının uzadığını düşünüp genellikle antibiyotik gibi subakut tiroiditte işe yaramayan tedaviler alabiliyor. Bu da hastaların asıl tedavilerinin gecikmesine ve daha da önemlisi şikayetlerinin gerilememesine neden olabilmektedir ”diye konuştu.
TEDAVİ SIRASINDA DİNLENME ŞART!
Hastaların yaşadığı şiddetli ağrı nedeniyle acil servise başvurmak durumunda kalabildiklerini söyleyen Doç. Dr. Özlem Haliloğlu, tedavi yaklaşımı konusunda şu bilgileri verdi: ”Subakut tiroidit geçiren hastaların ciddi semptomlar nedeniyle rutin işlerini yapamaz hale gelebildikleri için dinlenmeleri gerekir. Bu nedenle semptomların erken ve doğru tedavisi çok önemlidir. İstirahat ile birlikte Non-steroid anti-inflamatuvar ilaçların (kuvvetli ağrı kesiciler) birlikte kullanımı şikayetleri oldukça rahatlatır. Doğru dozda non-steroid anti-inflamatuvar ilaçlarla birkaç gün içinde yeterli ağrı yanıtı alınmayan hastalarda kortikosteroid içeren tedavilere geçiş yapılabilir. Subakut tiroidit hastalarında kortikosteroidlere yanıt çok belirgindir, hastanın çok hızlı şekilde ağrısı geriler, genel durumu düzelir. Hipertiroidi ile ilişkili çarpıntı, el titremesi gibi şikayetleri baskın olan hastalarda kısa dönemli çarpıntı giderici ilaçlar kullanılabilir. Ayrıca hastalığın hipotiroidi fazında bazı hastalarda tiroid hormonu kullanması gerekebilir. Subakut tiroiditte tiroid hormon dengesizlikleri sıklıkla görüldüğü için hastaların yakından takipleri gereklidir.”
PANDEMİ VAKA SAYILARININ ARTMASINA NEDEN OLDU
COVID-19 pandemisi öncesi subakut tiroidit vakalarını daha sıklıkla ilkbahar ve sonbahar döneminde gözlemlerken, pandemi ile birlikte tüm dünyada, mevsimsel değişim olmaksızın subakut tiroidit hasta sayısında çok ciddi artış saptandığına işaret eden Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Özlem Haliloğlu, sözlerini şöyle tamamladı: ”Literatürde yayınlanan yeni ve çok sayıda hastanın değerlendirildiği bir derlemede; COVID-19 ilişkili subakut tiroiditin COVID dışı gelişen hastalıkla benzer klinik özellikler gösterdiği belirtilmiştir. İlginç olarak, sadece COVID-19 geçirenlere değil, COVID-19 aşısı sonrası da subakut tiroidit gelişebildiği görülmektedir. Aşı ilişkili subakut tiroidit, aşı sonrası birkaç saat ile birkaç hafta içinde görülebilir ve kliniği daha hafiftir bu nedenle aşı olunması için bir engel teşkil etmemektedir.”
Kaynak: (BYZHA) - Beyaz Haber Ajansı
İlginizi Çekebilir